Mart 16, 2010

BİM, 31, Kaju ve Bu da mı gol değil?

Aslında yazıma tam başlamak üzre idim ve şeyden bahsedecektim.Şeyden; bilgisayardan anlamayan bir adamın porno izleyememesinden bahsedecektim.İp değiştiremediği, Türkiye'de de bütün porno sitelerinin kapatılmasındandan ötürü, adam porno film izleyemiyordu filan.

Ama annanemin canı, içinde beyaz leblebi ve kabak çekirdeği olan karışık çerez çekti, almamı rica etti ve bende porno izleyemeyen adamı yazmak yerine BİM'e gittim ve neler yaşadım neler...

Bir kere BİM'e gitme sebebim sadece çerez değildi, konserve mısır çekmişti canım, arada o da kaynar deyerekten gittim BİM'e, yoo her halükarda BİM'e giderdim, biz çok fakiriz...

Herşey gayet normaldi, BİM hala apartmanın altındaydı, apartman hala BİM'in üstündeydi, kasiyerle tartışan birisi mevcuttu, kasa sırasında şalvarlı bir hacı hoca amca mevcuttu, içerde müzük olmadığından sürekli, "bu daha ucuz.", "bu da çok ucuzmuş, bunu alalım." sesleri geliyordu, bir kaç tikky kız sürekli olarak "umarım bir tanıdık görmem, umarım kimse beni görmez." mimikleri ve korkusuyla dost süt alıyorlardı.Her şey kusursuz derece de normaldi ve benim aklım sadece, "porno izleyemeyen adamı nasıl dramatize edeceği" ile ilgileniyordu.

Uzun süreden beri BİM'de alışveriş ederken fiyatlara bakmayı bırakmıştım, eğer markanın adı salakça uydurulmuş birşeye benziyorsa direk alıyordum fiyatına bakmadan ve BİM'deki bütün markalar salakça uydurulmuş birşeye benziyordur...

Yine aynı alışveriş stratejisi ile Simbat çerezlerine yöneldim, resimlere bakarak yönümü buluyordum; sadece leblebi, sadece çekirdek, sadece kavrulmuş mısır... ahhhaaa üstünde fındık, fıstık filan resmi olan Simbat paketini görünce atladım hemen 2 paket aldım nasıl olsa en fazla 2 liradır deyerekten.Sonra yine fiyatına bakmadan Yurdum mısır konservesinden aldım, aslında almak istemedim, içimdeki can çekintisi nedense geçti ama kasada uzaktan da olsa bir tanıdık görünce hemen atladım 2 konserve de mısır aldım, zira elimdeki 2 paket çereze bakıp içinden, "Fakire bak 2 paket çerez için BİM'e gelmiş, breh breh." dedirtemezdim ya!

Tanıdıkla önce merhabalaştık ertesinde elimdekilere baktı ben de hemen atladım gülümseyerek, "mısır konservesi severim, başka yerde bulunmuyor..." böyle deyerek aslında bu sikilmiş fakir bakkalda beni göremezsin mesajını alenen değil direk olarak söylüyordum, o da anlıyordu.O, kasada bende fazla fazla sıra önde olduğundan ve aylık alışverişini yapmış olmanın kasıntısıyla yavaş yavaş poşetliyordu almış olduğu erzakları, ve durmadan "poşet alabilir miyim?, daha çok varda.." diyordu üstüne bir de gülüyordu pezevenk, "ulan puşt 6 poşet doldurdun 22 lira ödedin, kafanı öne eğip gideceğine bir de poşet istiyorsun!" deyecektim ama sustum.

Sıra bana geldi ve benim aklıma "Adam 31 çekemiyor, ey kardeşler, ey dostlar, BU ADAM 31 ÇEKEMİYOR, nerede bu devlet, nerede bu millet!" minvalinde cümlelerle yazıyı ironik bir sömürüye çevirme fikri gelmişti, kasadaki görevlinin ne dediği pek umrumda değildi, ben cebimden 20 lirayı çoktan çıkarıp koymuş ve aldığım 3 parça malı (tanıdık gidince mısırın birini bıraktım) poşetliyordum.

Parayı aldım, "yakşamlar." dedim çıktım dışarı sonra fişe bakayım ne kadar tutmuş hıh dedim küçümseyerek, ama fişi almadığım aklıma geldi bende elimdeki paraya baktım, elimde sadece 6 lira vardı, aney bobey nasıl olur diye söylenmeden flashback yaşadım, kasa görevlisinin "13 lira 60 kuruş..." lafı kulağımda çınlıyordu, hemen poşeti açıp baktım, sadece 3 parçaydı, simbat çerez paketinin birini elime aldığımda acı gerçekle yüz yüze geldim.Envai çeşit resimlerin üstünde "PARTY" yazıyordu, resime yaklaştım bir daha baktım, "ooooooww nooo!" arkasını çevirip içindekilere baktım; fındık içi, badem içi, cashew, iç antep fıstığı, soyulmuş yer fıstığı, tuz.

Hemen mal mal BİM'e geri döndüm, şok olmuştum, dilim tutulmuştu, hızlıca kasaya iliştim, ortalıkta kimse olmadığı için kendimi kasmadan direk, "bunun içinde leblebi olması gerekmüyür mu?" deyiverdim, masumdum.

Adam, "hayır, o lüks olanı, içinde leblebi olanı bakiiiiiiiimmm kalmamış..."
"Bunları iade edebilir miyim?" dedim, masumdum.
"Fişinizi alayım."

Fiş, fiş yoktu, nerdeydin fiş?Ceplerim hayır orda yok, dışarıya mı atmıştım emin değilim, kasanın etrafında yoktu, adamın ayaklarına kadar geldim yerde emekleyerek, bütün fişleri inceledim ama yoktu, yoktu işte...bozuntuya vermeyeyim deyerek kimseye görünmemek için hiç ayağa kalkmadım emekleyerek çıkmaya çalıştım, ama kapı çok ağardı, yenilgi üstüne yenilgi, hızlıca ayağa kalkıp çıktım dışarı.

Kesin kapıdan çıkınca atmışımdır diye düşünerek etrafta fişimi aramaya koyulacaktım ki o da ne?Etrafta en azından 81273987123 tane fiş vardı, bütün şehir BİM'den alışveriş yapıp, kapıdan çıkar çıkmaz fişi kapının önüne atmıştı sanki...

Yerdeki fişleri tek tek incelemeye başladım.Bu da değil, bu da değil, bu da değil, manyak gibi fiş arıyordum sürekli olarak ellerim yerde domalmış vaziyette fişleri kontrol ediyordum.

"yok, yok, yok, bu da değil, nerede, nerede, nerede..." diye diye yavaşça ayaklandım ve ellerimi şavşank redempteuşının afişi gibi açıp, "Neredeeee!" diye çığlık attım...masumdum.

Bu yazıyı göz yaşları içinde, çerez yer iken yazıyorum.

Ve bu olay sonucunda 2 şey öğrendim:

1. 31 çekemeyen adamdan banane ulan, siktir git orospu çocuğu seni!
2. Kajunun orjinal adı cashew imiş.

Mart 06, 2010

Amerika, Teleportasyon, Taş Karı ve Hollywood



Adam konuşmasını bitirdi ve kafasını kağıttan kaldırıp bizlere döndü, sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırdı ve, "Tanrı Amerika'yı korusun!" deye bağırdı...

Hemen ayağa fırlayıp "Tanrı Amerika'yı korusun!" deye bağırdım etrafımdaki herkes gibi ve bir taraftan da handlerimi claplamaya başladım seri seri, acıta acıta...

Herkes ayaktaydı ve manyakça claplıyorlardı, konuşmayı yapan adam gülümsemeye devam ediyordu ve ben de etraftaki insanların yüzlerine bakmaya başladım.Kimisi gülüyor, kimisi gülümsüyor, kimisi ağlıyor, kimisi gülerken gözünden yaşlar dökülüyordu, ortalık 56 olmuştu.

En salakları ise gözünden akan yaşları bir taraftan silmek isteyip bir taraftan da claplamayı kesmek istemeyenlerdi, alkışı kesmeden omuzu ile göz yaşlarını silmeye çalışması bana dirseğini yalamaya çalışan salakları hatırlatıyordu...

Bu insanlara çok dalmışım ki kameranın beni çektiğini fark edemedim.Kamera tam dibimdeydi ve gülümsemeyen dalgın suratıma zoom yapmıştı.Elbette bunu fark eder fark etmez clap dozajımı arttırdım ve tekrardan, "Tanrı Amerika'yı korusun!" deye bağırdım, ama etrafta tek bağıran ben olduğum için volümü yüksek "Tanrı", ertesinden gelen yine güçlü bir "Amerika", fakat ertesinde durumu fark etmemden ötürü güçsüz bir "koru" ile sesini benim bile duymadığım bir "sun" olarak bitti cümlem, ama alkışı elbette kesmedim ve kameraya doğru dönüp, "vuuuhuuuuuu!" diye bağırdım kahkaha krizine girerek, elbette sesim romantik-komedi filmlerinin berbat bir Türkçe dublajı gibi çıkmıştı, ben bütün bunları söylerken.

Sahne geçtiğinde ellerim cebimde yolda yürürken buldum kendimi, ağzımda bir ıslık, ıslıkta Beirut'un Postcard From Italy'si vardı.Hayatın da asla düzgün ıslık çalamamış olan ben, ıslıkla çalınmayacak bir şarkıyı ağzımda oyuncak etmiştim resmen.

Derken yanıma acayip taş bir kadın yaklaştı ve "Beirut'u benden başkasının dinlediğini sanmıyordum" dedi seksi bir gülümsemeyle, "Ne sandın yarraam!" deyip bu muhabettin içine etmeyecektim elbette, "Beirut iyidir." dedim çok cool bir şekilde.ipodunun kulaklıklarının birini benim kulağıma yaklaştırdı ve bende ona yardım etmek bahanesiyle elini tuttum ve bu sırada elindeki kitaplar yere düştü.

İçimden ne oluyorlar ulan dedim ne alaka? Bütün filmlerdeki klişeler bir bir oluyordu ve birden korkuyla birlikte gelen bir heyecana gark oldum, zira her romantik-komedide sikiş olurdu değil mi?

Kitapları almasında yardım ederken yine ellerimiz aynı kitapta buluştu ve ben önce kızla göz teması kurdum ve ertesinde kameranın bizi çekmesi gerektiği yere bakıp göz kırptım.

Sahne değiştiğinde aynı kızla metrodaydım.Yan yana oturmuş Beirut'tan Nantes dinliyorduk ve kızın kellesi omuzlarımdaydı.
Aklımda yalnızca tek bir soru vardı, "seviştik mi?" bir tarafım buna evet diyorken, öbür tarafım hiç bir şey hissetmediğini beyan ederek ne anladım bu seksten diye haklı bir sitemi dillendiriyordu.

Madem yine gidecez başka yerlere sikerim o zaman bekliyorum ben sikiş sahnesini deyip tepkisiz şekilde metroda oturmaya devam ettim.

Sahne değiştiğinde hemen sol omzuma baktım, kimse yoktu ama sol omzum yeşil balgamlar ve salyalarla ebesinin ammı olmuştu.Bunla kalsa iyiydi sağ omzumda kendi ağzımdan çıkan salyalarla beyaza kesmişti üstümdede siyah polarım vardı.

Belki dedim olur ve başka yerde uyanmak için beklemeye devam ettim...

Ama hepsinin haricinde pek üzülmüyordum zira gündüz gözüyle hayatımda göremeyeceğim bir kızla çatır çatır sevişmiştim, kameraya doğru bakıp ellerimi iki yana açıp muzip bir ifadeyle dudağımı büktüm.

Ekran daire şeklinde yavaş yavaş küçülüyordu en son göz kırptığım yerde ekran tamamen kapandı ve Beirut'tan Elephant Gun ile birlikte beyaz yazılar gözükmeye başladı.

Mart 03, 2010

Msn, Garip Anam, Hayal Kırıklığı ve Sasha Grey

Cıkırt cıııııkkkkkkkk sesiyle hiç irkilmedim, gelenin annem olduğundan emindim.Sanki hiç bir şey olmamış, sanki o kapı cıkırt cııııkkkkk'lamamış, sanki annem yalnızca kafasını odanın içine sokmamış, sanki hoşlandığım kız msnden beni titretip, 'npysnn bakiimmm? (:' dememiş gibi hiç bir tepki vermedim vücudum ile, ama kalbim gözlerimin aşşağı kayıp 'npysnn bakiimmm? (:' yazısını görmesiyle birlikte artan bir ivme kazanarak duyacağım volümde küt kütlemeye başladı.

-Uyudun mu oğlum?
-Evet anne...
-İyi geceler oğlum.
-İyi geceler mami.

Cııııkk cıkırt...Annem uyuduğuma ne kadar inandı emin değilim, ama beni uyandırmak istemezcesine kapıyı kaparken ses çıkarmamaya çalıştı, 'canım anam!' deye iç geçirmem gerekiyordu belki, ama ben kıza yazacağım cevabı düşünüyordum...

Sürekli olarak klavyede bir kelime yazıp, siliyor sonra tekrar başka bir şeyler yazıp, tekrar siliyordum.'Hiç' demek yerine, ' müzik dinliyorum :), sen napıyosun? :)) ' yazıp yolladım ve direk pişman oldum, her kelimeden sonra gülmüşüm amacım neydi ulan benim?Birşey yazıp dikkatini dağıtayım deye düşünürken bir gülücük ' [=. ' daha yolladım ve iyi bok yedim, bir de farklı bir smiley yapıyorum ne oldu daha mı komik oldum şimdi...Salak!

-Hiçç ya napim ölee (: , deye cevap geldi, eee Vodvil ne yazacaksın şimdi kıza, hayatında bir kez olsun bir sohbeti açabildim mi?

Dıırrriiinkkkk (kafamın üstündeki ampul yandı)

-Eee okul nasıl gidiyor? : )) , bunun için yandıysa yanmaz olaydı o ampul, puhhh ulan bana!

- Aynı ya bldiin gbii .

İşte bu kadar Vodvil efendi benim sohbetim, siktir git şimdi kitap oku, salak herif ya da ne kitabı git porno izle abazan mal beni!

Zaten pek güzel kız da değil, ne uğraşcam şimdi kırk saat boş boş konuş...

Bok güzel değil salak, hayatım da kız mı gördüm lan ben de bunu beğenmiyorum!

Madem beğendim, ben yazim o zaman!

Benden bir bok olmaz, boşa denemiyim!

Ya sus sus salak herif!

Ben susim asıl bir bok beceremiyorum!

- Yeter siktir git amına koyim yaa!

- Vodvil ne diyorsun sen? :@ :@

- Aa yanlış oldu ya sana yazmıyordum, ne yaptım lan ben? kıza yazmışım amına koyim.

İletiniz gönderilemedi.[b]MeLiSSa [L] [/b] sizi engelledi.

yuciz nokta kom enter... Site Mahkeme Kararı İle Kapanmıştır.
üff amıma koyim ya ip'yi değişmek lazım şimdi, neyse değişiyim iki dakikada.

Zaten güzel kız da değildi ki niye üzülüyürorum.
Haklıyım, en iyisi porno izleyeyim, değişti mi?hah değişti ip...

Ohhh site de açıldı, Search: Sasha Grey Lez