Şubat 17, 2010

Dostoyevski, Sigara Adamlar, Kahvehane ve Kumar

Sol kulağımı kesip resim çizmeye başlasam, dikiş tutturur muyum ki?

Bu dediğimi yıllar önce ben, çok başarılı şekilde denedim, tutmuyor.Bundan bir önceki yazı da nasıl Jack London yanılgısına düştüysem, ertesinde daha da hırslanıp biyografi kurcalamaya devam ettim.

Ve karşıma Dostoyevski çıkıverdi; kumarbazdı, utangaçtı, düzgün bir hayatı yoktu ve bu hayatı sonucu haklı bir ustalık kazanmıştı yazın konusunda...Böyle garip şeyler yapacaksın ki yazar olasın düsturunu benimseyip Dostoyevski olma çalışmalarına başladım.

Öncelikle ben zaten utangaçtım, fakat düzgün bir hayatım vardı, lakin kumara başlarsam düzgün hayatım bozulur ve ben yazar olma konusunda adım adım ilerlemeye başlarım diye düşünüyordum.

Ertesi gün bizim sitenin yanındaki Şahin Kıraathanesi'ne gittim, yaşıtım olmasa da 17-18 yaşlarında olan birçok masa vardı dolu olan, gerisi de 30-128 yaşları arasında değişen deri ceketli, kumaş pantolonlu, kır, kirli sakallı, sigara kokan değil artık birer sigara olan insanlardı.

Gençler genelde iskambil oynuyordu yaş büyüdükçe bu okeye dönüşüyordu ve 3. , 4. bulamayanlar ya da 5., 6. filan olanlar tavla atıyordu.

Kahkahaların, okey taşlarının seslerine karıştığı, her daim çay servisinin olduğu, yancılara sürekli oralet ikramı yapıldığı,sandalyeler dışında köşebaşlarına koltuk döşendiği için ben kahve görüntüsünden ziyade bir komünal toplum etkisi yaratmıştı.

Artık ne kadar süredir oradalarsa ayakkabısını çıkaranlar, ayağını kıçının altına sokanların sayısı bir hayli fazlaydı ve birer sigara olan insanlara ayak kokusu pek etki etmiyordu.

Simitçi beni çok şaşırtmıştı, içeri girer girmez sanki sipariş almış gibi her masaya 5er 10ar simit koyuyordu.

Bir sandalye alıp batak oynayan gençlerin yanına oturdum, selam verdim, kimisi aldı-almadı, oturmaya devam ettim, bir çay istedim ama bir türlü kumarbaz moduna giremiyordum, sonra yan masada tek başına at yarışı oynayan adamı görünce kalktım adamın yanına oturdum.
-Abi ya nasıl oynanıyor bu deyince adam sanki yıllardır ilk defa kendine hitap edildiğine şaşırmış bir mimikle bana bakıp direk beynindeki, kağıttaki, gastedeki, ebesinin ammındaki bütün bildiklerini bana anlatmaya başladı.
-Bak abicim bunları gördün mü bunlar koşan atlar, bunlar da onların jokeyleri, Karataş'ı gördün müydü vereceksin hemen ona, bu işler böyle olur bak burda atların yaşı var, arap atı dayanıklıdır uzun yarışlarda arap atlarına oynayacan, kısa yarışlarıda ingiliz atlarına vercen direk, cartta curtttuu vesaiiree... şeklinde anlattı da anlattı bu sigara adam ama amacımdan sapıyordum ben buraya kumar oynamaya gelmiştim ve o anda aklıma Çaycı Hüseyin geldi o da bir kumarbazdı ve at yarışı oynuyordu:
- Abi senin kupona bende oynayayım ucuzsa, dedim.
adam kabul etti 2 lira istedi, bende verdim sonra kuponu oynamaya gittik sanki iki kanka olmuştuk yanından ayrılmıyordum, kuponu oynayıp kahveye yarışı izlemeye geldik ben hemen 2 çay istedim -düşünün kahveye girer girmez 2 çay diyorum, resmen sigara adam olmuştum.-, çaylar geldi, yarış başladı herkes bağırıyor, 'hadi oğlumm, hadi oğlum, hadi kızım, hadi canımm!' deye ben bir tek filmlerde olur sanıyordum tabi durmadım bende bağırmaya başladım ve fakat ilk yarışta bizimki yattı sigara adam kuponu yırttı, bende sıkılmıştım zaten bu at yarışından, ilk geldiğimde batak oynayan masa 4. arıyordu dedim hemen:
-Abi ben biliyorum, oynarım.
-Hesabına oynuyoruz ama ona göre paran varsa otur.
-Ayıp ediyon dedim, racon bicon da konuşuyordum artık, oturdum 13+1 batak döndürdük, hesabına dediği çaydan, oraletten öte birşey değildi ve bende sabah babamın cebinden yeterince para aşırmıştım zaten ödemezdim iyi bir batakçıydım.

Ama yenildim, daha doğrusu beni araya aldılar ve kumar hayatımda ilk kalleşliği de o masada yemiş oldum, hemen kalktım hesabı ödeyip kahveyi terk edecektim, hesapta tam 12 çay 9 oralet çıktı ben 1 çaydan başka birşey içmemiştim, o kadar para aşırmama rağmen hesabı ödediğimde cebimde 1.5 lira kalmıştı...

Kahveden çıktım, sitede ellerim cebimde dolaşıyordum, ne olacaktı benim bu kumarım, sadece at yarışı olsa da neyse birde batak çıkmıştı başıma ve bunları düşünürken tamamıyle ciddiydim.

Sonra bizim tayfanın duvara yakın oynadığı görünce onların yanına gittim.Duvara yakın parayla oynanan bir oyun, herkes belli bir duvara belli bir uzaklıktan elindeki bozuk parayı fırlatıyor duvara en yakın olan tüm paraları alıyor, olay budur.

Oyuna katıldım hemen onlar 100binle oynuyorlardu onu hemen 500bine çıkardım oynamak istemeyen olunca:

-Ne oğlum bebe misiniz? Bugün zaten sinirlerim bozuk, altılıda yattı, bir de koca hesap kaldı bana, erkek olun oğlum biraz hadi 500binine, dedim.

Tabi ben böyle gazlayınca hepsi girdi oyuna, ilk başlarda iyi başladım bir kaç el üttüm, ama oyun bittiğinde cebimde kuruş yoktu...

Ne yapmıştım ben böyle, nasıl da böyle kumarbaz olabilmiştim.Sinirden ne yapacağımı şaşırmış şekilde eve geldim ve direk odama girdim.

Çalışma masama oturdum, dirseklerimi masanın üstüne koydum ve iki elim yanaklarımda düşünmeye başladım, bu bataktan nasıl kurtulacağım, bu bataktan nasıl kurtulacağım...Eminim yarın da tüm paraları kumara yatırcam, ne olacağım ben ne olacağım...
-Yeterli herhalde, dedim,

Ve sonra zaten masanın üstünde hazır olan, kalemi çektim önüme, aldım elime kalem ve yazmaya çalıştım.

2 saat boyunca kalem ağzımda düşündükten sonra yazamayacağımı anladım, bir kere bile kazanamamış bir adam nasıl yazar olabilirdi ki!

Dostoyevski gibi bir romancı olamayacak oluşum beni büyük bir depresyona sokmuştu ve çıkmam uzun bir süremi aldı.
Babamın cebinden aşırıp bir kere olsun kazanmak uğruna çok kaybedip fazlasıyla içeri girdikten sonra, doğmamış çocuğum üzerine yemin edip, 3 kulu 1 elham okuyup kumarı bıraktım ve Dostoyevski'ye ana bacı sövdüm, ne yani başka yazar mı yoktu?

4 kişicik 'iyiki varsın Vodvil' didi.:

Unknown dedi ki...

sen bu işi biliyorsun vodo :D artık uykusuzuza para vermek içim den gelmiyor tıpkı umut sarıkaya yı okur gibi oluyorum...

Neyin Pesindesin dedi ki...

olacak senden. belli.

BirazBen dedi ki...

Adammımsın Vodville... Yazar olma yolunda yürüyen bir talebe olarak geleceğini görüyorum... Özgünsün Özgürsün ve özsün...

Adsız dedi ki...

muğa godumun çocuu! (sırf serbest diye küfrettim abi, beleş bomba olsun midemde patlasındır hayat felsefem)

Yorum Gönder

Küfür de edebilirsin, serbest.