Mayıs 11, 2010

Seks Yapmadan Sikişeduralım Sabahlara...

...
-Ama...ben seni çok... diyemedim, seviyorum diyemedim, çünkü terk ediyordu beni, yalan aşkım yılan aşkım bırakıp gidiyordu bedenimi, 31e mahkum ediyordu elimi, göbek kıllarımı kesmemek kar kalıyordu yalnızca bana...

-Anlamıyorsun...Beni zaten hiç anlamadın ki...Dinle şimdi, seni kimin konuşturduğunu unutuyorsun kalbim!(kızın kalbi tutmuyor burada kalbim diye sesleniyor bana ne romantık!)ahh sevginin yolunda ne azaplar çektik, hüzünlere gebe bir kayıboyuydu yalnızca mutluluklarımız...

-Gitme...gitme o zaman gitme, bırakma beni, gitme...gitme nolur Tülay elini ayağını öpim(yok karıştı)!

-Gitmem lazım, biliyorsun şu anda 150-160 civarı sayfalardayız, ilk 50 sayfada güzelce tanıştırdı bizi, 100 sayfa iyi sikiştik, kağıt helva yedik, uçurtma uçurttuk, balık avladık, kayahan abiye bilimum aşk klipleri çektik, ama artık bir şekilde ayrılmamız lazım anlamıyor musun?

-Yapma nolursun, bunu bana yapma, anlayamıyorum neden, neden? gitme nolur!

-Kalbim gitmeliyim, biliyorsun hasretlerle kaplı aşklar unutulmaz, torunlarımıza anlatacağımız bir hikayemiz oldu, ömür boyu saklı kalacak tenimizde kalbim...Hem merak etme sen, 100 sayfa sonra yollarımız kesişcek yine, büyük ihtimalle yanımda başka erkek olacak ama sorun etme senle kesin bir daha sikişcem.

-Gitme yalvarırım, gitme, nolursun, kalbini dinle, kalbini dinle kalbimmm...

-Artık gitmem lazım.merak etme çok gerçek bir sebepten ayrılıyormuşuz gibi oluyor, kitabın sonunda çıkacak işte sebebi falan filan.Dur bakimmm, 200e demir atmışız zati, bişey kalmamış sona, sen şimdi 50 sayfa melankolik takılcaksın filan, tam düzeldim derken beni başka erkekle göreceksin, oysa ben o erkekle başka sebepten takılıyor olacağım, ama sen beni seni kandırmış bir orospu gibi göreceksin geleceğiz 350ye, sonracığıma sen sebebi öğrendiğinde çok geç olacak filan, bakalım belki sikişebiliriz ama, sikiştirip yollarımızı ayırabilir belki, bilemem.Şimdi hoşça kal kalbim...

-Yooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo!!!111!!
...


"Usta romancı Canan Tan'ın son romanı, Seks Yapmadan Sikişeduralım Sabahlara tam bir başyapıt." Yarrock Times

"Avrupalı koyunlardan daha iyi bakıyor." Nihat Doğan

"Sabri Bey napıyorsunuz?" Esra Ceyhan

"Yılanımsı gece fareleri!" Nihat Genç

"Seni seçtim." Ash


Not: Sikiş, sokuş, yarrak, am gibi kelimelerden ziyade Canan Tan usta bir kalem olduğundan sevgi, aşk dışında kelime kullanmamaktadır.

Mayıs 03, 2010

Puştlar, Kıyafetler, Dateler ve Daterlar

Şöyle tipler var bak; güzel, komikçe bir yazı yazar şöyle; "lambidi lambidi hoppa cokka."
şöyle yorum gelir ona, "aa çok komiksin yaa : ))", o puştta hemen şey der, "çocukluktan beri böyleyimdir, nasıl bir manyakların içinde büyüdüğümü bilsenn, hep komiktim ben, ayrıca zeki, çevik ve ahlaklıyımda..."

İşte o güzel komik yazıdan sonra bunu okuyunca suratımdaki gülümseme ifadesi, tuvaletten yeni çıkmış, kabızlıktan muzdarip adamın surat ifadesine dönüşür...

Da ben bunu anlatmayacaktım ki, ne sikim sikim konuşup kafamı karıştırıyorsunuz lan.Benim Date'im vardı size onu anlatcaktım.Date, yani kızla buluşcaktım ulan, ne mal insanlarsınız ya, neyse..

Kızla buluşcam işte, ben cool adamım, bilen bilir beni, önem vermem böyle, yok kıyafet seç, yok saç yap, yok bilmem ne, banane lan, giyerim elime ilk gelen tişörtle blucini, saçlarım zaten ipek gibi, çarpar kapıyı çıkarım.

Yok lan öyle gözüküyorum aslında...aslında öyle gösteriyorum kendimi ve buna inanmak istiyorum.giyeceklerimi bir hafta önceden ütülettim, dolabıma yerleştirdim ama elime ilk gelecek kıyafetler olacak yere koydum ki öyleymiş gibi gözüksün.
Saçımı yapmadığımı göstermek için, duşa girdim ve fönle kurutuyor imajı çizdim.ama aslında şekil veriyordum ama dedim ya kendimi de kandırıyordum bir taraftan.
Hele bir de aynaya bakmadan kurutuyorum ya foyam ortaya çıkmasın diye, saçımı yaptıktan yani kuruladıktan sonra sürekli evde gezinmeye başladım.Aynanın önüne ne zaman gelsem saçıma bakıyor ve bozuk olan yer varsa düzlüyordum ama fazla kalamıyordum tabi sonuçta ben böyle şeylere önem vermeyen bir adamım, gezinmeye devam, yatak odasında 20 saniye, koridordaki aynada 30 saniye, sonra kendi odamda biraz daha, sonra çıkıp çorap almaya gidiyorum yine aynı sürelerde aynaların önünde kıyafetime ve saçıma bakıyorum ve sanki hiç ama hiç önem vermiyormuş gibi, cool gibi, tarz gibi evdekilere ben çıkıyorum deyip, kapıyı üzerime örtüyorum.

Asansör isterse 3 saat meşgul olsun yine de beklerim, sonuçta son rötuşlar için asansördeki ayna büyük lütuf, ama orada da şimdi kim inecek merdivenle o kadar katı diye kandırıyorum kendimi ve asansörde son rötuşları hal ediyorum.

Zayıflamışmıyım lan ben, bu pantolon belimden düşecek gibi.Neyse ne olcak amına koyim, iki elimi de kotun cebinden çıkarmam, olur biter.Amına koyim cool ayağına koltuk altıma deodorantta sıkamadık, neyse hava buz gibi bir bok olmaz.Hem tişörtüm solmuş gibi, ceketim güzeldir, onu çıkarmam hiç, ohh iyi bu, hava daha da soğusa keşke...

Ben böyle şeylerin hep böyle olduğunu düşünür, bilirim.Yani kesinlikle tişörtler solmuştur, pantolon belden düşer, çorap deliktir, makyaj akmıştır, koltuk altları yırtıktır, ağda zamanı çoktan geçmiştir, yani herkes böyledir ve sokaktaki insanlar, böyle insanlardır ve böyle insanlar doğru insanlardır.

Mesela sokakta yürüyorum işte Date(randöövü)'in olduğu mekana doğru, herkes sürekli kendine bakıyor, ya camekanlardan, ya cep telefonunun ekranından, ya cep aynalarından, ya eliyle dokunarak ama bakıyor ve herkes farkında; pantolonundaki lekeden, eteğin söküğünden, gözlüğün çatlağından, ayakkabının yırtığından ama olması gereken buymuş gibi geliyor.Yani vücudumuzun üstüne giydiğimiz herşey bana hayatın dişlileri gibi geliyor.Sırf o pantolon belimden düşmesin diye akıttığım teri bilirsiniz, ellerim cebimde soğuk soğuk terler iken o eli dışarı çıkaramamak nedir bilirsiniz, bakın sikikler, bilirmisin diye sormuyorum bile çünkü herkes böyle, elbette böyle olmayan puştlar da var.

Sokakta yürürken bir herif gördüm, herifin üstünde terziden çıktığı belli siyah bir takım var, güneş gözlüğü Rayban ve o adam için özel yapılmış gibi, ayakkabısı parlatılmış bir toz bile yok ve bu adam sokakta yürüyor.Aklıma yukarıdaki puşt geldi, "ben zeki çevik ahlaklıyım?" böyle insanlar normalde yoktur, sokakta yoktur, insanların arasında yoktur, ama görürsen anında der işte, "ben zeki çevik ahlaklıyım." diye...yukarıdaki örnekte kendini gösteremeyen insan bunu yazarak dile getiriyor, sokakta yazmaya gerek yok, ben diyor zeki çevik ve ahlaklıyım ve bütün pantolonu lekeli, eteği sökük insanlar, yani biz, yani sen, o adama nefretle bakıyoruz, çünkü o insan değil, o bizden değil, o bir puşt, o nasıl bir ailede büyüdüğünü bilmemizi isteyip duran bir puşt...

Neyse mekana geldim, gelirkene son kez kendimi gördüğüm heryerden kimseye hatta kendime bile çaktırmadan kıyafetime, saçıma bilmemneyime baktım...
Dater(manita adayı)ım beni içerde oturmuş bekliyordu, içeriside en az dışarısı kadar soğuktu, sevindim, ceketimi çıkarmama gerek yoktu, içeriden hep "ya ne bu soğuk, klimaları neden açmıyorlar." gibi sesler geliyordu ama Daterım ceketini çıkarıp çoktaan yanındaki koltuğa koymuştu, sevindim, o da bizdendi, büyük ihtimalle ceketinde bir sökük veya leke vardı, canımm benim kıyamamm.Güleç suratla yanına iliştim, güzel bir Date olacağını ilk anda anlamanın verdiği özgüvenle gülümsedim Daterıma...

Mayıs 01, 2010

Televiyjın, Göğüs, Kamera, Bağlayamamak

"Yeni bir diziye başlıyormuşsun Vodvilciğim hayırlı olsun?"
"Evet yaa, öyle bir projemiz var, bakalım, şimdi açıklayamam yapımcım beni öldürür, bakın arkadan bizi izliyor ehi ehi, ama evet öyle bir projemiz var, bakalım, şimdi açıklayamam ehe ehe." dedim, evet lan aynen böyle konuştum, televizyondaydım, sunucu sordu ve aynen böyle cevapladım, herşey çok güzeldi, seyircilerle aramı yapmıştım, espri patlatıyordum ve kahkahalardan sonra göğüs dekolteli konuğa yan gözle bakıyordum, harikaydım...

"Senin yeni albümden bir şarkıyla devam edelim mi ne dersin?" diye sırıta sırıta ilişti sunucu derin göğüs dekoltesine.
"Hay hay." dedi göğüsler her bir meme için 1 kere hay.

Müzik başladı ve ben yavaş yavaş korkmaya başladım zira kameraman yüzlerimizi çekmeye başladı ve ben şarkıyı bilmiyordum, üstelik ritim de tutamıyordum salak samalak bir şarkıydı.Kamera döndü dolaştı yüzümde durdu, önce boşluğa bakar gibi yapmak istedim ama şarkı slow filan değildi, başka tarafa dönüp gülümsemeye başladım bu sefer, içimden "hadi diyordum gülümsemem bitince yapacak birşeyim kalmıyor değiş artık kamera" ve değişti, kamera değişti benim alnımdan aşşağı 3 kova ter aktı birden, yani kamera bir daha bana doğru gelirse yüzümün görüntüsü iğrenç bir hal alacaktı...

Derin göğüs dekoltesi kameranın beni çektiği sırada ağzımı oynatarak eşlik ettiğimi gördüğünden nakarat kısmında yanıma doğru gelmeye başladı...ne yapacaktım lan şimdi, gülümsedim, göğüslerde bir aşşa bir yukarı gülerek bana gelmeye başladı, şimdi bir el sırtımda ve mikrofon ağzımın önündeydi...

"Aşkk... için... gerekli... hüzünnn... Gücün... evettt. varmııı... yüzünn... Layyyy laaayy layyy...ehehehe" gibisinden birşeyler söyledim her kelimeden sonra göğüsün yüzüne bakıp kafamı aşşa yukarı sallıyordum ve dekolteye bir bakış elbette, zaten Layy layyy a bağlayınca göğüs dekoltesi beni bırakıp seyircilerine yöneldi...

Şarkı sonlanmaya az kalmışken slow bölüm girdi ve kamera yine bendeydi.Boşluğa bakmaya başladım çok iyi de bakıyordum, ama kamera değişmiyordu sürekli bendeydi, bende başka yöne doğru boşboş bakmaya başladım, önümü arkamı sağımı solumu sobeledim ama kamera hala bendeydi, kamera değişmiyordu bir türlü...

Esasen buradan "uyandığımda..." ya bağlamaktan başka birşey gelmiyor aklıma..."uyandığımda tv başındaydım ve o programda başka birisi kameraya çaresiz bakışlar fırlatıyordu..." ya da "uyandığımda altıma işemiştim ve bu sefer bakışlar üzerimdeymişçesine durumu çaktırmamaya çalışıyordum" bla bla bla...

Uyandığımda demicem amına koyim, bitiriyorum yazıyı, zorlamicam bu kadar işte, siktirin.