Nisan 28, 2010

Sanat Tarihi, Politika, İbn Rüşd, Hegel

"Yemiyon mu ben yerim seninkini de." hayatımı karartan cümleydi bu cümle, sikti iflahımı, koydu amıma...

Zamanı hatırlamıyorum dostuum, tek hatırladığım aç olduğumdu, lanet olsun dostum açtım işte, kahrolası midem beynimi dinlemiyordu, bir beyaz gibi ağzımı kapatıp yemek yiyor ve işaret parmağımla dışarı fışkıranları silip dilime sürüyordum.Açtım lanet olası açtım işte! ay em friikk men andırstend? ay em fakinkk friik!

Oturup birşeyler yiyordum ve birisi yemeğini yarım bırakınca o cümleyi yapıştırdım dudağımdaki yağı işaret parmağımla silerken, "yemiyon mu ben yerim seninkini de." ve "ye" cevabıyla, tabaktakileri alıp benimkilere boşalttım ve daha sonra yanımdaki arkadaşımdan gelen, "Vodvil sen de hayvan gibi yiyon haa, ne bulursan yiyon amına koyim, he eheee" esprisini "he ehe napim oğlum açım." diye yanıtladım, bana herşey normal gibi geliyordu, nolcaktı ki, yemek boşa gitmedi yedim, bir espri patladı filan...

Ama yooo, yoo dostlar yoo, beklediğim gibi olmadı, vay bana vahlar bana, yanıyorum ya habibi...O günden sonra ne zaman biri yemeğini yarım bıraksa gruptan biri çıkıp, normal şekilde -evet dostlar espri mahiyetinde değil, gayet normal şekilde.- şu cümleyi zikrediyordu "La Vodvil yesene Murat'ınkini boşa gitmesin."

İlk başlarda anlamadım, ya da tecahül arif yaptım a dostlar nereden bileyim.Yedim sürekli, kalmışları yedim, nolcak ki dedim yedim.Ama, ama...

"Ben birayı içmicem, al la Vodvil bi dikimlik kaldı zaten."
"Ver amına koyim, hüüüüpp."
"Amına koyim benimkini de iç bari."
"Ver orospu çocuğu ver, hüüüp."

Dostlar benim bir adım vardı, ben Vodvil'dim, bir garip adamdım, her türlü giderim vardı.Noldu şimdi noldu biliyor musunuz? Söylemesi zor ama, A..Art... Artıkçı olduk amına koyim.Herkesin kalmışını biz yiyoz, asidi kaçmış colayı ben içiyorum, sımsıcak biralar? Vodvil içer. Kalmış pizzalar? Atmayın Vodvil'e veririz.Orospu çocukları köpekmiyim lan ben!

Şimdi dicen ki "e yarram yeme o zaman!"...ne oldu böyle deyince, sen sanıyormusun ki yazıya başlarken ben bütün olasılıkları hesaplamadım.Sanıyor musun ki gücümüzü mutlak betimleme ve olağanüstü öykülememden alıyoruz.Bunlardan elbette alıyoruz ama biz gücümüzü bilimsel ve fizyolojilik, taktiksel psikolojik stratejimizden alıyoruz.Ayrıca liderimiz Devlet Bahçeliden de alıyoruz gücümüzü, ülkücü hareket engellenemez auuuuuuuuuu! ..Yani diyorum ki öyle yeme demeyle olmuyor!

Çünkü artık senin bir nevi özel yeteneğin, titrin oluyor bu artan yemekleri yemek.

Birisi sen o artığı yeyip bitirirken, "La Vodvil oğlum hayvan gibi yiyon haaa! ehe ehe." deyince belki ilkin ağrına gidiyor ama benim göğsüm kabarıyor ay dost...

Önceleri arada sırada espri yapan, bazen beyaz, yakaları lacivert gömleği giyince "ooo Vodvil gömlek fiyaka" iltifatından başka sevgi sözcüğü duymamış bir insan için fazladan bir özel yetenek kazanmak nedir bilemezsiniz tabi...

Evet artıkçıydım ama en azından artıkçıydım, sen nesin ordan sikim sikim gülüyon bana.
Amına koyim artıkçıyım ona bile üzülemiyorum.Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun İsrail siyonizmi, siyaset hakkında tüm bildiklerimi de söyledim yazıyı bitiriyorum, esasen yazıyı abimin eskilerini giymeye bağlayacaktım ama romantik bir hava vermek istemedim.Yarram romantik diyoruz edebiyata karşı da boş değiliz yani, yukarıda tecahül arifte dedik, ironide yaptık Devlet reis dedik, Kapalı Uyuma! kime diyoruz burda.

*Başlıkla ne alaka diyen olursa götünü sikerim, açın okuyun bi Hegel sonra anlarsınız nerden uyduruyoruz bu başlığı diye.Entelektüeliz diyoruz kime diyoruz oğlum biz.

Nisan 24, 2010

Mature, Asansör, Yolculuk ve Göğüsler

Apartmanın önüne geldim ve zili çaldım, cam kapıdan içeride asansör bekleyen bir kadın gördüm.Bu biraz garip bir durumdur, kadın ya çaldığım zili beklemeden gelip bana kapıyı açacaktır ya da beni görmezden gelmeye çalışıp asansöre binip gidecektir.İkincisini yapmak istediği belliydi fakat asansör bir türlü gelmiyordu ki ben kapının açılmasını, kadın asansörün gelmesini bekliyordu.

Normalde bende kapıda beklemektense etrafı seyre koyulurum eğer içerdeki kapıyı açmaya yanaşmazsa... ama bu sefer aklıma, iki elimi gözlerimin etrafında birleştirip içeri dik dik bakıp, camı tıklatmak geçmedi değil.Yapmadım ama, çünkü kadın bir memur karısına, ya da Hatçe teyzeye benzemiyordu, o bir kadındı hanım gibi değil kadın gibiydi...

Kapı açıldı, girdim içeri ve asansör bekleyen kadının yanına kadar gelip asansör bekleyen adam oluverdim.Şimdi merhaba demelimiydim, hadi geçtim merhabayı kafamla selamlaşmalımıydım... ama kadın bana kapıyı bile açmadı, ya da selamıma karşılık vermeyedebilirdi, hiçbirşey yapmadım beklemek dışında.Arada gözlerine doğru bakıyordum ki belki o selam verirse, bende karşılık verebileyim diye.

Kadından bahsetmedim diğ mi henüz; 45-50 yaşlarında bir kadın, ama bakımlı fakat güzel değil.Çalışmıyor gibi ama iş kadını havasında gibi gibi.Yani kadın bana bakıp, "sen kimin oğlusun çocuğum" deyecek yaşta fakat o soru kendisini de yaşlı göstereceği için en fazla, "siz yeni taşındınız sanıyorum."a bağlamaya çalışacaktır.

Asansör geldi, o kapıdan tarafa yakın olduğu için o açtı kapıyı ve beni buyur etti gözleriyle, teşekkür ettim ve girerken siz kaçıncı kat... diye sordum, uzatmadım cümleyi "siz kaçıncı kat." durumumuza uygun bir cümleydi, yeterliydi.

O 7 deyince ben de hiçbirşey demeden 6'ya bastım.Ve sonra aynaya döndüm, kadın hemen kapının önündeydi bense aynaya yakın taraftaydım ve aynadan ona bakmaya başladığım da göğüs dekoltesine gözüm kaydı, güzel olmayan ama çirkin de durmayan sıradan göğüsler, sadece dekolte olduğu için dikkat çeken cinsten ki dekolte göğüs bulmak zordur bulunduğum semtte hele hele bu yaşlardaki kadınlarda...

Aklıma binbir türlü sapkın sapkın hikayeler gelmeye başladı, acaba üzerime atlar mı, keşke atlasa, ben yeltensem çığlık atar mı ki, belki de o benden bekliyordur, bana mı baktı, göğüslerine baktığı mı mı gördü, bir anket vardı ya kadınlar asansör seksine bayılıyormuş, belki o ankete bu kadında katılmıştır, kesin katılmıştır baksana göğüslere...

Bir ara kafamı kaldırıp kaçıncı katta olduğumuza baktım 4 bitiyordu, 5e geliyorduk, üzüldüm, normalde, "siz kaçıncı kat." tan sonra gelen, "sen kimin oğlusun."a bağlayan kişilerin olduğu asansör yolculukları geçmek bilmez, zira bu sorunun cevabından sonra gelen, "hangi okula gidiyorsun.", "kaçıncı sınıfsın." sorularından sonra soracak soru kalmaz ve "hadi bakalım"a bağlar asansördeki cam kenarı buddysi ve bütün bu diyaloglar yaşandıktan sonra kaçıncı katta olunduğuna bakıldığından 2 den yukarı bir rakam görülmediğine şahit olunur.Yani biri konuşmaya çabalarsa, batar, zaman geçmek bilmez.Hatta 3. kata gelindiğinde bari bir mola verseydik, kan ter içinde kaldık durumları bile yaşanabilir asansör yolculuklarında...Yanın boş olması her zaman daha iyidir.Zira komşuluk ilişkileri hiç gelişmemiş biri olan benim için yanıma kim gelirse gelsin o 6 kat, geçmek bilmez bir azap olur her zaman...Bu sefer öyle olmamasının sebebi göğüslerdi, göğüsler, göğüsler, göğüsler...

6. kata geldik, ben kapıya yönelip açtım ve çıkarken "yakşamlar" dedim ama aklımda hala diğer elimden tutup dudaklarıma yapışır mı ki düşüncesi vardı, hatta kalp atışım da acayip hızlı atıyordu, olmadı oda "yakşamlar" dedi ve kapı kapandı, çıkkk dedi ve asansör yoluna devam etti.